Bugün çok sık duyduğumuz bir iddia var:
Bu iddiaya göre İsrail, Tevrat'a dayanarak Nil’den Fırat’a kadar olan bölgeyi ele geçirmeyi planlıyor.
Peki bu doğru mu? Vaadedilmiş Toprakların anlamı ve bağlamı ne?
Önce “Nil meselesi”nden başlayalım:
En geniş sınır tarifinin yapıldığı Tevrat’ın Yaratılış (Tekvin) Kitabı 15:18’de bahsedilen Mısır ırmağı, Nil Nehri değildir. Burası kimisine göre, Sina Yarımadası’nın kuzey kıyısındaki küçük akarsu Vadi el-Ariş’tir. Kimisine göre ise gerçekten de bugün bildiğimiz Nil Nehri'dir.
Şimdi gelelim “Fırat meselesi”ne:
Tevrat’ta Fırat Nehrini Erzincan’a kadar boylu boyunca kontrol etmekten bahsedilmez. Yahudiler tarafından böyle genelgeçer bir anlamlandırma yapılmamıştır. Fırat burada sadece bölgesel bir referans nehir olarak geçer, günümüz Türkiye sınırlarıyla ilişkilendirilmesi tamamen modern komplo teorilerinin ürünüdür.
Ayrıca Tevrat’taki diğer sınır anlatımları da birbirinden farklıdır.
Çünkü her biri farklı dönemlere ve farklı kabile yerleşimlerine göre şekillenmiştir.
Tevrat'ta kovulması gereken uluslardan sayılmış Hititler ise Kenan diyarında, Filistinlilerin El-Halil dediği bölge olan Hebron'da ve sonraki dönemde ise Suriye civarında, Kenan'ın kuzeyinde yaşamış yerel bir halktır. Hitit İmparatorluğu kastedilmez.
Yahudi geleneğinde bugün fetih, yayılmacılık, toprak genişletme gibi bir doktrin yoktur.
Modern İsrail’in sınırları dini metinlere göre değil, uluslararası anlaşmalara ve tarihsel gelişmelere göre belirlenmiştir. Vaadedilmiş Topraklar yani Arz-ı Mevud ise MESİHSEL yani mesih dönemine ilişkindir. Yürürlükteki bir işgal planını yansıtmaz.
İsrail bayrağının ortasındaki Davut Yıldızının üstünden ve altından geçen mavi şeritler, Yahudilerin dua şalı olan Talitten gelir. Bu mavi şeritlerin Fırat ve Nil nehirlerini temsil ettiği yalandır. Bu yalan FKÖ ve HAMAS tarafından İsrail’in ortak düşman olarak gösterilmesi için söylemiştir. Bu yalan iç politika hesaplarıyla halkını, düşman olarak tanımlanan bir güç karşısında hizalamak ve iktidarını pekiştirmek isteyen hükümetlerde karşılık bulmuştur. Ayrıca din üzerinden söylenen bu yalan, jeopolitik stratejilerin ve bölgesel mücadelelerin hep çarpık bir dini temelden ele alınmasına yol açmıştır.
Velhasıl “Vaadedilmiş Topraklar” modern bir devlet projesi değil, tarihsel-teolojik bir kavramdır. Bunu günümüz siyasetiyle ilişkilendirmek, sadece komplo teorilerini besler.
Günümüzde komplo teorileri iç içe geçmiş bir halde olduğundan matruşkaya benzetilebilir. Eksik bilgisiyle çarpık din yorumunu yegane hakikat gibi dayatanlar yüzünden, devletin kurumlarınca yalanlanmış olmasına rağmen Yahudilerin doğu ve güneydoğudan toprak satın aldığı ve buralarda gizlice doğum yaptıkları gibi mesnetsiz iddialar halen belli çevrelerce tekrar dolaşıma sokulmaktadır ve toplumda karşılık bulmaktadır.
Önceki paylaşımlarında bilhassa goy ve goyim kavramlarıyla ilgili Talmud üzerinden Yahudiliğe ilişkin çarpıtmaları, uydurmaları ve yanlış çevirileri de anlatmıştım, onlara da bakabilirsiniz. Yukarıda Vaadedilmiş Topraklar hakkında anlattıklarımı da aşağıda tablolaştırdım. Bunları paylaşmaktan çekinmeyin. Antisemitik nefret kampanyalarını yayarak sizi, size aşıladıkları korkunun girdabı içinde tutmak isteyen karanlık zihniyete geçit vermeyin.
Reddit Türk İttifakı:
r/TurkeyMeta r/Sekulermilliyetciturk r/Tiele
I am a bot, and this action was performed automatically. Please contact the moderators of this subreddit if you have any questions or concerns.